Her toplumda kutsal görülen, şans getirdiğine inanılan bitkiler ve hayvanlar bulunur. Bunların tam tersi de (uğursuz sayılması da) mevcuttur.
Uluğ Türkistan bozkırlarında yaşayan Kazak Türkleri de hem eski Türk inançlarını ve bizi kadim Türk kültürüne ulaştıracak pek çok kültürel öğeye, geleneğe ve etnografik nüanslara sahiptir. Bu yazıda Kazak Türkleri’nin kültüründe önemli bir yere sahip olan “üki” hakkında bazı noktalara değineceğiz.
Genel Yönleriyle Üki
Üki, bir kuş türünün ve aynı zamanda o kuştan alınan, kutsal görülen tüylerin adıdır. Üki kuşu Türkiye Türkçesi’nde puhu kuşu olarak bilinen bir baykuş türüdür. İngilizce kaynaklardaki adı Eurasian eagle-owl iken literatürde geçen Latince adı “Bubo bubo”dur. Çıkardığı sesten ötürü olsa gerek “uhu” kuşu olarak da adlandırılır. Ortalama 70 cm uzunluğunda, kulak püskülleri turuncu, rengi kahverengimsi, büyük ve güçlü bir kuştur.
Kazak Türkleri’nde ükinin yani puhu kuşunun ve yine aynı isimle alınan tüylerinin oldukça önemli bir yeri vardır. Bunlara hep beraber bakalım.

Şekil 1 Üki kuşu
Kız İstemede, Saukelede (Gelin Başlığı) Üki
Kazak kültüründe önemli bir yere sahip olan üki yalnızca tarih kitaplarında karşımıza çıkan bir kültürel öğe değil bugün de günlük yaşamda ve zaman içinde değişen modern hayatta da kendine yer bulmuş kadim bir gelenektir.
İlk olarak Kazak Türkleri’nin geleneksel baş giyimlerine bakmak yerinde olacaktır. Kazaklarda erkek ve kadın baş giyimlerinin en tepe kısmına dik şekilde yerleştirilen ükiler Kazaklar için çok önemlidir. Baş üstünde tutulur. Geçmişte bir kıza üki hediye etmek en olağan şeylerden biri olarak kabul edilir.
Bugün Kazak Türkleri’nde bir kızı istemeye giden aile eğer kızı alırsa, kız tarafı bu izdivaca onay verirse bunun bir nişanesi olarak kızın kulağına küpe takarlar. Eski dönemlerde ise bunun yerine kıza bir nişan, bir alamet olarak üki verilirdi. Doğu Türkistan Kazakları buna “korğı bav” adını vermişlerdir. Kazak şairi Kütim Batır kardeşi için kız isteyip üki taktığını bir şiirde şöyle dile getirmiştir:
Jalaulı nayza, jarau at, (Bayraklı mızrak, iyi cins at)
Javğa şapsam dep keldim, (Düşmana saldırayım deyip geldim)
Akkuna Üysinniñ (Üysin’in ak kuğusuna)
Üki taksam dep keldim. (Üki taksam deyip geldim)

Şekil 2 Kazakistan’da ükili bir gelin ve damat.
Başına üki takıp evlenen kızlar, gelin olunca bileklerine üki takarlar. Çocukları olunca nazarlardan ve kötülüklerden korumak için bebeklerin beşiğine de üki takılır. Böylece bebek rahat uyku alır, kötülüklerden uzak kalır, sağlıklı ve sıhhatli şekilde büyür.

Şekil 3 Ükili bir beşik.
Ozanlıkta ve Edebiyatta Üki
Kazak kültüründe halkın göz önünde bulunan, çokça saygı gören ve dombırasıyla en baş köşede ağırlanan ozanlar, (sal, seri, jırav) giyimleri ve modern tabirle imajlarıyla da farklılık gösterip başka insanlardan ayrılmışlardır. Kalpağının tepesinde ügisiyle meclislerde sesini bozkırlara, Tanrı Dağları’na yayan saz ve söz üstatları daha geçen asra kadar halk arasında gezer onlara eski hikayeleri anlatır, aşkla çalarlardı dombıralarını. Hatta kendisine üki adını mahlas olarak seçebilirdi Kazak ozan. Ükili Ibıray (1860-1930) bunun en güzel örneklerindendir. Başında ükisi ile yine başında üki olan kızlara şarkılar söyledi ozanlar. Ükili Kemşat, omzundan saçlar yerlere uzanır, belinde gümüş kemer… , Başında Kamajay’ın bir tutam üki ayrılmış, Kamajay’dan ötürü gülünç oldum…
Kazak Ozanları, küycüleri de Dombıralarının baş kısmına yine üki takarlar. Bunun amacı kem gözleri def etmek ve iyiliği çağırmaktır. Bugün de Kazaklar dombıralarının baş kısmına üki takar ve “ükili dombıra” deyimi ile konserlerde, kayıtlarda dombıra çalarlar.

Şekil 4 Meşhur Kazak şairi Abay Kunanbayulı’nın Dombırası.
Üki Kültürünün Kökeni
Peki nedir üki kültürünün çıkış noktası?
Bunun sebebi ise Fransız Türkolog Jean Paul Roux’nun Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar adlı kitabında karşımıza çıkar. Birgün, Cengiz Han genç yaşlarında daha Timuçin adını taşıdığı zamanlarda düşmanlarından kaçar. Aç, susuz ve bitkin. Sonunda çalılık bir alana gelir ve çalılardan birinin altına gizlenir. Biraz sonra peşinden gelen düşmanlar çalılığa gelirler. Cengiz Han’ı ararken onun olduğu çalının yakınına gelip birbirleriyle konuşurlar. Biri genç Timuçin’in bu çalı altında olduğunu söyler, diğerleri de tasdik eder. Aralarından bir kaçı ise farklı bir yere dikkat çeker. Çalının üzerine tüneyen puhu kuşunu göstererek eğer bu çalının altında birisi olsaydı şüphesiz ki puhu kuşu uçup giderdi. Demek ki burada kimse yok ve vaktimizi burada harcamayıp başka yerlerde arayalım diyerek ikna eder ve giderler. Böylece genç Timuçin’in hayatı puhu kuşu ile kurtulur ve o günden sonra puhu kuşunun tüylerini uğur getirmesi için baş üstünde taşımak adet olur.
Hira mağarası olayını hatırlatan bu olay bize üki kültürü ve kökeni hakkında değerli bilgiler vermektedir. Kazak Türkleri’nin kültüründe ükinin yeri ve önemi böyledir. Başa konan devlet kuşu, sözünün de bununla ilgisi olduğu kanaatindeyim.

