1. Gönderiler
  2. Yazılar
  3. İRAN’IN YENİ CUMHURBAŞKANI MESUT PEZEŞKİYAN’A ÇAĞRIMIZDIR

İRAN’IN YENİ CUMHURBAŞKANI MESUT PEZEŞKİYAN’A ÇAĞRIMIZDIR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gerek uluslararası sorunlara yaklaşımı, gerek devlet yönetimi ve ulusal sorunlar konusundaki çözümsüzlüğü ve gerekse coğrafyanın esas ve büyük insan kaynağı Türk soylulara uyguladığı düşmanca tutumları dolayısıyla tıkanan İran İslam Cumhuriyeti, yeni bir seçim atlatmış ve Türk soylu Mesut Pezeşkiyan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle, kronikleşmiş sorunlara akılcı çözümler getirilmesi ve demokratik, adil, müreffeh bir toplumun yeniden ihya edilmesi yolunda umutların canlanmasına sebep olmuştur. Seçimleri yakından takip eden, İran coğrafyasındaki Türk topluluklarının sorunları ile ilgilenen ve çözüm yolları geliştirmeye çalışan uluslararası kültürel işbirliği teşkilatı olarak, sayı Pezeşkiyan’dan ve yeni İran yönetiminden beklentilerimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

Yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı, din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve kanaat hürriyeti, Basın – yayın ve haber alma özgürlüğü gibi temel hak ve hürriyetler konusunda derhal ve şartsız düzenlemelere gidilmeli, devrimin meşruiyet kaynağı da olan bu temel haklar konusunda acil iyileştirmeler sağlanmalıdır.
Kadınlara yönelik şiddet ve psikolojik baskılara son verilmelidir. Bunun için gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Hiçbir kadın başörtüsünü çıkarmaya veya başörtüsü takmaya zorlanmamalıdır. Giyimlerinden dolayı kadınlara şiddet uygulanmamalıdır. Kadınlar hiçbir şekilde fiziksel ve cinsel şiddet başta olmak üzere, aile içi ve dışı tacizlere, fuhuşa zorlanmaya, zorla evlendirmeye, zorla çalıştırmaya ve eğitim özgürlüğünün kısıtlanmasına maruz bırakılmamalıdır. Toplumda kadın ve erkeğin özelikle politika ve ekonomide hak eşitliği sağlanmalıdır.
İran coğrafyası, tarih ve sosyoloji anlamında bir ocak görevi üstlenmiş ve pek çok milleti kucağında, ocağında pişirmiştir. Bu zenginlikler, Türk milletinin kurduğu onlarca devletin himayesinde barış ve özgürlük içinde yaşatılmıştır. Türk tarihinden süzülen, yüksek medeniyet deneyiminin sürdürülmesi, yüksek siyaset aklının himayesinde bu zenginliğinin var olması çok önemlidir. İran tek bir ırkla temsil edilemez. Kadim her milletin özellikle kurucu Türk milletinin baskılanması büyük maliyetler yaratır. Türk milleti başta olmak üzere, bütün hakların bu toprakların birer zenginlik değeri olarak görülmesi ve çeşitliliğin korunması devletin öncelikli vazifesi olmalıdır.
İstişare sadece seçilmişler arasında yapılmamalı, tüm toplumsal kesimlerin buluştuğu bir zenginlik olarak görülmelidir. Yönetişimin en güçlü unsuru olan örgütlü toplum ihya edilmeli, siyasi partilerin yanı sıra, sivil toplum kuruluşları, toplumun yönetimi ve gelişiminin dinamik bir parçası haline getirilmelidir.
Bütün sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin özgürce kurulabileceği ve faaliyet gösterebileceği bir altyapı hazırlanmalıdır. Şartsız bütün siyasi düşüncelerin partileşmesinin önü açılmalı, siyasi görüş suç sayılmamalıdır.
İran coğrafyasının geneline yayılan ve teröristlerin besin kaynağı olan organize suç örgütleri çökertilmeli, sınır güvenliği sağlanmalı, uluslararası ilişkiler ve komşuluk hukukunda anlaşmalar yanında tarihî nitelikteki stratejik ilişkiler göz önünde bulundurulmalıdır. Başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerin iç dengeleri göz önüne alınmalıdır. Irak, Suriye gibi ülkelerdeki terörist milis gruplar silahsızlaştırılmalıdır. Türkiye başta olmak üzere terör örgütlerine karşı etkin mücadele yürüten güçlü ülkelerle kazan kazan prensibi dahilinde uzun vadeli ve sürdürülebilir işbirlikleri kurulmalıdır.
Azerbaycan’ın batısı başta olmak üzere, bütün sınır hatlarındaki etnik kümeleştirme programları derhal durdurulmalıdır. Bölge sakinlerinin terörist çetelerin istilasından kurtarılması ve sınır bölgelerini kalkındırarak, terörist grupları besleyen insan, silah ve uyuşturucu kaçakçılığının önüne geçilmesi devletin görevidir. Azerbaycan topraklarına yönelik küçültme ve bölme politikasının önlenmesi, Tarihi Azerbaycan topraklarının bütünlüğünün koruması ve tüm İran coğrafyasındaki tarihi sınırların ihya edilmesi, öncelikli hale getirilmelidir.
Toplumun en güçlü itici motorunun Türkler olduğu unutulmamalıdır: Bu topraklarda onlarca devlet kurmuş olan Türkler, devlete ve yönetime dahil edilmeli, uzun yıllar boyu Devlet yapısına yerleştirilen Türkofobya düşüncesiyle keskin ve etkin mücadele edilmeli, Türk varlığı katiyetle tanınmalı, Türk’ün dili, kültürü ve tarihi olduğu gibi kabul edilmelidir. Tarih boyu bu coğrafyanın en büyük kurucu ve koruyucu gücü olan Türk milletinin, kendi ecdadından miras kalan bu toprakların dört köşesinde ve bütün alanlarda barışçıl yapıcı ve onarıcı gücünü sergileyebilmesi için, geniş ve kapsamlı bir barış süreci başlatılmalıdır. İran nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan Türklerin uluslararası ilişkilerdeki yapıcı gücünün önü açılmalı, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Irak ve Afganistan gibi komşu ülkelerdeki Türklerle soydaşlık bağlarının güçlendirilmesi ve bütün Türk ülkelere Türk elçilerin atanması önemli demokratik ve stratejik adımlar olacaktır..
Toplumun farklı katmanları arasındaki iyi ilişki ve kalcı kardeşlikleri sağlayacak en önemli unsur dildir. Demokrasiye giden yolda insanı toplumun donanımı, dili toplumun yazılımı olarak görmek gerekmektedir. Günümüzdeki İran coğrafyasında yaşayan Türk Milleti ve civarında yaşayan başka etniklerin kesin bir demokratik topluma erişmesi için en kısa yol Türkçe başta olmak üzere ana dili esas alan bir eğitim ve öğretim devrimi gerçekleştirilmelidir. Bu öğretim sistemini destekleyebilen ve her iki alanın kavranabilmesi için kolaylık sağlayabilen en uygun dil Türkçedir. Türkçe’nin geliştirilmesi, İran coğrafyasındaki halkları birbirine kenetleyerek, yumuşak ve homojen bir toplumun oluşmasına yol açacaktır. İran coğrafyasının her bölgesinde yaygın olan Türk dilinin, kurallarına uygun şekilde standartlaştırılması ve resmi bir dil olarak bütün siyasi, idari ve eğitim alanlarında kullanılması gerekmektedir. Yıllardır devlet tarafından geciken ve değişik gerekçelerle ertelenen Türk Dil Kurumu devlet bütçesi ile kurulmalı ve bu kurumun başına Türkçenin İran coğrafyasındaki bütün lehçelerini bilen bir akademik ekip getirilmelidir. Devlet bütçesi ile Kaşkayıyurt, Azerbaycan, Halacistan, Türkmensahra, Horasan, Kirman ve bütün Türk bölgelerinde dil alanında faaliyet gösteren uzman araştırmacılardan oluşan bir ekip kurarak bütün Türk boylarının Türk dünyasıyla bağlantılarını sağlayabilen en standart Türkçe şivesinde ilkokuldan üniversitelere kadar ders müfredatı ve kitaplar hazırlanmalıdır. Türk dünyasının uzmanlarından yardım alınarak üniversitelerde Türkoloji bölümü açılmalıdır.
Bu konuda bölgedeki Türk topluluklarına da büyük görevler düşmektedir. Bu kapsamda araştırmalar, dil programları ve kongreler yapılmalıdır. İran coğrafyasında Türk topluluklarının da kabulleneceği resmi bir Türkçe’nin kararlaştırılması için uluslararası bir dil kurultayı kurulmalıdır. İran coğrafyasındaki Türkçe ağızlar haritası oluşturulup bölgelerden veriler toplanarak kapsamlı bir dil hazinesi oluşturulmalıdır.
Türkçe’nin resmileştirilmesi yanında Türk milletinin tarih, dil ve kültürüne karşı 100 yıldır devam eden saldırılara da son verilmelidir. Türk milletinin değerlerini, tarihi birikimini ve varlığını gören ve bu gerçeklere saygı duyarak yanlışlardan uzak duran bir bakışla, ders kitapları hazırlanmalı ve eğitim müfredatı değiştirilmelidir.
Eğitim ve öğretim sisteminde demokrasi, adalet ve ahlaka dayalı bilimsel değişimler gerçekleştirilmelidir. Dini, etnik, siyasi azınlıkların diline, mezhebine ve inanç sistemine uygun dersliklerin hazırlanması ve bölgesel olarak eğitim sistemine dahil edilmesi demokratik topluma geçmek için iyi bir öncelik olabilir.
Dilin Özgür olduğu ve eğitim sisteminin doğru yürüdüğü bir demokratik toplumda ancak kültür gelişip zenginleşebilir. Türk milletinin kültürel ve tarihi değerleri başta olmak üzere, bütün toplulukların değerlerine saygılı olmalıdır. Bu coğrafyanın en köklü devletlerini kuran ve uzun zamandır tarihini şekillendiren Türk milleti başta olmak üzere, bütün etniklerin kültürel değerlerinin sistematik olarak tahrif ve tahribatına son verilmelidir.
Tarihi zenginlikler ve mimari eserlerinin onarılması, coğrafi bölgelerin adının değiştirilmemesi, kültürün homojenleştirilmesine son verilmelidir.
Bu radikal değişiklik ve iyileştirmeler, sadece İran devletini açmazlardan çıkartmakla kalmayacak, aynı zamanda komşuları ile güçlü ilişkileri olan, bölge barışının etkin bir gücü haline getirecek, uluslararası arenada yalnızlaştırılmasını engelleyecektir.

Türk Devletler Teşkilatı bazı aklı evvellerin varsaydığı gibi İran devleti için bir tehlike değil, tersine güçlü bir dayanak haline gelecektir. Zira İran coğrafyası çok büyük bir Türk topluluğunu barındırmakta ve hatta Türkistan coğrafyasının merkezini teşkil etmektedir. Bu gerçekleri inkar ve gereğine düşmanlık etmek ancak yönettiğiniz ülkeye telafi edilemez zarar vermek demektir.

Sayın Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’a, İran Devleti yönetiminin asli kurumlarına, İran coğrafyasında yaşayan Türk topluluklarına ve önderlerine acil çağrımızdır.

İRAN’IN YENİ CUMHURBAŞKANI MESUT PEZEŞKİYAN’A ÇAĞRIMIZDIR
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yörük Türkmen Birliği ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!