Bu eser, Doğu Türkistan’ın millî şairi Abdurrahim Ötkür’ün kaleminden çıkmış ve daha sonra Abdurehim Heyit tarafından bestelenmiştir. Şiir, 7 Mart 1947 tarihinde yazılmıştır.
Abdurrahim Ötkür, şiirin başına düştüğü notta bir “nazire”, yani başka bir şairi taklit ettiğini belirtir. Taklit ettiği kişi, Türk edebiyatında “Dedim… Dedi” tarzıyla tanınan Erzurumlu Emrah’tır. Bu diyalog biçimi Fuzûlî ve Atsız Beg gibi isimlerde de görülür. Aynı tarz, Azerbaycan’da “Olmaz olmaz”, Türkmenistan’da ise “Ayttım ayttı” örnekleriyle yaşatılmıştır.
Ötkür’ün etrafında aynı idealleri paylaşan birçok fedakâr isim yer almıştır. Bunların arasında, genç yaşta idam edilmeden önce kolunu kesip kanıyla duvara “Bu keng dünye men üçün boldı duzeh, yaş gülümni hazan kıldı kanhor ebleh” (Bu geniş dünya benim için bir cehennem oldu. Taze gülümü hazana çevirdi kan içici zalim) yazan Lütfullah Muttalip ve henüz 33 yaşında şehit edilen Abdulhalik Uygur gibi kahramanlar da vardır. Bu isimler, Doğu Türkistan halkının özgürlük mücadelesinde unutulmaz bir yere sahiptir.
Bu acı olaylardan sonra Ötkür, yüreğinin haykırışını şiirle, sembollerle ve gizlice anlatmıştır.
Şiiri besteye dönüştüren Abdurehim Heyit, Doğu Türkistan’ın en tanınmış sanatçılarındandır. Müzik eğitimini Pekin’de tamamlamış, ardından Kaşgar Konservatuvarı’nda profesör olarak görev yapmıştır. Sanat çevrelerinde “Dütar Padişahı” olarak tanınır.
Söylendiğine göre Heyit, bu eseri, şiirin yazarı Abdurrahim Ötkür’ün defnedildiği gün bestelemiştir. Ancak bu anlamlı eser, yıllar sonra sanatçının hayatını da derinden etkilemiştir. Abdurehim Heyit, 2017 yılında Çin hükümeti tarafından “Karşılaşınca” ve “Atlar” adlı şarkıları bahane edilerek tutuklanmıştır. Sekiz yıl hapis cezasına çarptırılmış; ancak uluslararası kamuoyunun tepkileri sonucu iki yıl sonra serbest bırakılmıştır.
“Uçraşkanda” (Karşılaşınca) – Uygur Türkçesi ve Detaylı Analiz
Şarkı, anlatıcının şafakta karşılaştığı ve zulüm altındaki Uygur halkını sembolize eden bir güzele yönelttiği sorular ve aldığı “Yaq-yaq” (Hayır) cevapları üzerine kuruludur. Uygur Türkçesinde “yak yak” hayır, “yok” ise bulunmuyor anlamına gelir.
Kıta 1: Sultanlık ve Kan Sembolü
Uygur Türkçesi:
Seher körgen chighim, közüm sultanini
Dédim sultanmu sen? U dédi yaq-yaq!
Közliri yalqunluq, qolliri khéniliq
Dédim cholpanmu sen? U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Seher vakti gördüm, gözümün sultanını
Dedim sultan mısın, o dedi yok yok
Gözleri ışıltılı, elleri kınalı
Dedim Çolpan mısın, o dedi yok yok
Yorum: “Sultan” mecazı, Uygur halkını anlatır. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk milleti asil bir beydir, beylerin ağası olmaz.” sözü gibi, Ötkür de halkına “gözümün sultanı” diye seslenir. Yani bugün, ne olursa olsun benim gözümde o her zaman Sultandır der. Fakat sorduğunda “Hayır” cevabını alır. Gözleri umutla doludur ama elleri zalimler tarafından kana bulanmıştır. “Kınalı el”, çekilen çileyi ve dökülen kanı simgeler.
Kıta 2: Kimlik, Vatan ve Hicran
Uygur Türkçesi:
Dédim isming néme? Dédi Ayxandur
Dédim yurtung qeyer? Dédi Turpandur
Dédim bashinqdiki? Dédi hijrandur
Dédim heyranmusen? U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Dedim ismin nedir, dedi Ayhan’dır
Dedim yurdun neresi, dedi Turfan’dır
Dedim başındaki, dedi hicrandır
Dedim hayran mısın, o dedi yok yok
Yorum: Şair, halkına adını sorar; “Ayhan” cevabını alır. “Ayhan”, Oğuz Kağan’ın oğullarından biridir. “Yurdun neresi?” sorusuna “Turfan” yanıtı gelir ki Turfan, tazeliğe adını veren yerdir (Turfanda sebze, meyve). Ardından başındaki şeyin ne olduğunu sorar; başında taç yerine “hicran”, yani ayrılık vardır. Son soruda “hayran mısın?” der, yine “Hayır” cevabını alır.
Kıta 3: Sözdeki Alev ve Volkan
Uygur Türkçesi:
Dédim aygha oxshar! Dédi yüzümmu?
Dédim yultuz kebi! Dédi közümmu?
Dédim yalqun sachaar! Dédi sözümmu?
Dédim volqanmu sen? U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Dedim aya benzer, dedi yüzüm mü
Dedim yıldız gibi, dedi gözüm mü
Dedim ışık saçar, dedi sözüm mü
Dedim volkan mısın, o dedi yok yok
Yorum: Şair yüzünü aya, gözlerini yıldıza benzetir; böylece bir “ay-yıldız” tasviriyle Türk bayrağını canlandırır. Ardından sözlerinin “alev saçtığını” söyler ve “Volkan mısın?” diye sorar. Çünkü Türk milleti volkan değil, Mehmet Âkif’in deyişiyle “Dağları, sedleri yırtan, enginlere sığmayan bir seldir.”
Kıta 4: Tarihin İşareti – 15 Yaş
Uygur Türkçesi:
Dédim qiyaq nedur? Dédi qashimdur
Dédim qunduz nedur? Dédi sachimdur
Dédim on besh nedur? Dédi yashimdur
Dédim cananmu sen? U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Dedim yay nedir, dedi kaşımdır
Dedim kunduz nedir, dedi saçımdır
Dedim on beş nedir, dedi yaşımdır
Dedim canan mısın, o dedi yok yok
Yorum: Şair, “Yay nedir?” diye sorar; “Kaşımdır.” cevabını alır. “Kunduz nedir?” sorusuna “Saçımdır.” yanıtı gelir. Fakat asıl vurucu kısım, “On beş nedir?” sorusuna “Yaşımdır.” cevabıdır. Burada “15 yaş”, 1933’te kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin 15 yıllık kısa ömrünü simgeler. “Canan mısın?” sorusuna yine “Hayır” cevabı gelir. Çünkü canan sevilendir. Oysa Uygur Türkleri kendi öz yurdunda sevilmeyen, istenmeyen olmuştur.
Kıta 5: Dil Yasağının Doruk Noktası
Uygur Türkçesi:
Dédim déngiz nedur? Dédi qelbimdur
Dédim rena nedur? Dédi léwimdur
Dédim shéker nedur? Dédi tilimdur
Dédim bir aghzime! U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Dedim deniz nedir, dedi kalbimdir
Dedim rana (güzel) nedir, dedi dudağımdır
Dedim şeker nedir, dedi dilimdir
Dedim ver ağzıma, o dedi yok yok
Yorum: “Deniz nedir?” diye sorar; “Kalbimdir.” cevabını alır. Deniz mavidir, tıpkı Doğu Türkistan’ın gök bayrağı gibi. Bu bayrak kalplerde dalgalanır. “Rana nedir?” sorusuna “Dudağımdır”, “Şeker nedir?” sorusuna “Dilimdir” yanıtlarını alır. Burada “dil” ana dili simgeler. “Dilimi bana geri ver” dercesine yakarır, ancak yine “Hayır” cevabını duyar.
Kıta 6: Zincir, Ölüm ve Korkusuzluk
Uygur Türkçesi:
Dédim zencir turar? Dédi boynumda
Dédim ölüm bardur? Dédi yolumda
Dédim bilezükchu? Dédi qolumda
Dédim qorqarmi sen? U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Dedim zincir durur, dedi boynumda
Dedim ölüm vardır, dedi yolumda
Dedim bilezik, dedi kolumda
Dedim korkar mısın, o dedi yok yok
Yorum: Buradaki “zincir” ve “bilezik” ziynet eşyası değil, pranga ve kelepçedir. Zincirler boynunda, kelepçeler kolundadır. “Ölüm var mı yolunda?” sorusuna “Yolumda.” cevabını verir. Fakat “Korkar mısın?” sorusuna yine “Hayır.” cevabını verir. Yani sevgili yolunda onu bekleyen ölümden de korkmaz.
Kıta 7: Cesaret Kaynağı ve Memnuniyetsizlik
Uygur Türkçesi:
Dédim chün qormassen? Dédi Tengrim bar
Dédim yenichu? Dédi xelqim bar
Dédim yene yoqmu? Dédi ruhim bar
Dédim shükranmu sen? U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Dedim çün korkmazsın, dedi Tanrım var
Dedim başka kim, dedi halkım var
Dedim daha yok mu, dedi ruhum var
Dedim şükran mısın, o dedi yok yok
Yorum: “Neden korkmuyorsun?” diye sorar. “Tanrım var.” cevabını alır. “Başka kimin var?” der; “Halkım var.” yanıtını alır. “Daha yok mu?” sorusuna “Ruhum var.” der. Son olarak “Şükran mısın, bu duruma razı mısın?” der; yine “Hayır” cevabı gelir. Çünkü zindana gitmekten, darağacına çekilmekten kim razı olabilir ki?
Kıta 8: Mücadele Yolu ve Son Kıta
Uygur Türkçesi:
Dédim istek nedur? Dédi gülüm dur
Dédim chélishmaqqa? Dédi yolumdur
Dédim Ötkür néme? Dédi qulumdur
Dédim satarmu sen? U dédi yaq-yaq!
Türkiye Türkçesi:
Dedim istek nedir, dedi gülümdür
Dedim çalışmaya, dedi yolumdur
Dedim Ötkür nedir, dedi kulumdur
Dedim satar mısın, o dedi yok yok
Yorum: “İstek nedir?” diye sorar; “Gülümdür.” cevabını alır. Çünkü özgürlük isteği solmaz bir güldür. “Çalışmaya mı gidiyorsun?” der; “Yolumdur.” yanıtını verir. Uygur Türkçesinde çalışmak sözünüm iki anlamı vardır. İlki bir işi yapmak. Diğeri ise savaşmak ve mücadele etmektir. Yani burada savaşmaya, mücadele etmeye mi gidiyorsun diye soruyor. “Ötkür kimdir?” diye sorar; “Kulumdur.” cevabı, Ötkür’ün halkına kul / hizmetkâr olmayı sultanlığa tercih ettiğini gösterir. Son olarak “Satar mısın?” diye sorar; “Hayır.” cevabı gelir. Çünkü Türk milleti evladını satmaz.
Bu şarkıyı bundan sonra dinlerken artık bu anlamları bilerek dinleyelim.
Milyonlarca soydaşımızın yürek çarpıntısını göğsümüzde, ata yurdumuzun özgürlüğünü kalbimizde hissedelim.


