1. Gönderiler
  2. Duyurular
  3. Kamuoyuna
  4. AZİZ MİLLETİMİZE DUYURU

AZİZ MİLLETİMİZE DUYURU

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yörük ve Türkmenler; aziz milletimizin özü, çelik çekirdeğidir. Oğuzlardan bu tarafa; dinimizi, dilimizi, töremizi taşıyan ana unsurdur. Yörüklük, bir aşiret ya da bir alt kültür değildir. Yörüklük bu milletin öz değeri, temel unsurudur. Yörüklüğü gelecek nesillere taşımak milli bir görevdir. Zira Yörüklerin kültürel dejenerasyonu ve kaybı; Türk milletinin öz yapısının zarar görmesi ve fütuhat dinamiği olan mefkureyi kaybetmesi demektir. Türkiye’nin yeniden bir cihan devleti olma yolundaki çabasında ‘Yeniden Büyük Türkiye’, ‘Türk Yüzyılı’ söylemlerinin içinin dolması ancak bu dinamizmin yeni nesillere yeterince aktarılması ile mümkün olabilecektir. İşte bu sebeplerle bu büyük mana özü; kaderine terk edilemez, hiçbir yapı ve unsur tarafından örselenemez, tahrif edilemez ve ikincil amaçlar için kullanılamaz.

Devletin ihmal edilemez kültürel ve sosyal görevi, kendi omurgasını taşıyan Yörük-Türkmen gelenek ve hayat felsefesini yaşatmak ve Yörük-Türkmen kültürünü canlı tutmak olmalıdır. Yörüklüğün yaşatılması, 2071’e giden yolda Yeni Türkiye’ye kendi tarihinin verdiği milli bir ödevdir.

Yörükler; devlet/millet noktasında KURUCU, askeri manada KORUYUCU, sosyal açıdan KÜLTÜRÜ TAŞIYICI rollerle yeniden teçhiz edilmelidir.

Ancak son 20 yıldır uygulanan yaklaşımlara bakıldığında bu büyük servete yeterince ehemmiyet gösterilmediği, Yörük/Türkmen camiası odaklı çalışmaların ihmal edildiği, yeni dönem siyasetine uyarlama sürecinin yeterince sağlanamadığı görülmektedir.

Tam da böyle bir ortamda sufli ve günü birlik siyasi yaklaşımlarla Yörükleri kendi siyasal emellerinin uzantısı yapmaya çalışanlar; bir taraftan ‘Osmanlı Yörüklere zulmetmiştir’ söylemini geliştirirken, öte yandan Yörük-Türkmen topluluklarının adını kullanarak ve yetkili organlarının bilgisi olmadan siyasi/politik görüşmeler yapmakta, etki oyunları; yakışıksız, ölçüsüz davranışlarla istismar edici tavırlar ortaya koymaktadırlar.

Yörük/Türkmenler, milletin değerleri ile yabancı, terör unsurları ve onların işbirlikçileri ile ezelden hasımdır. Milletin değerleri ile mefaseli, bölücü unsurlarla ilişki içinde olan ve onun siyasi uzantıları ile irtibatlı oluşumların, siyasi etki ajanlarının, sosyal mühendislik ve toplumsal manipülasyon peşinde olanların bu irtibatları gizlemek için Yörük ve Türkmen vurgusu üzerinden meşruiyet ve politik akreditasyon kazanma girişimleri boşuna bir gayrettir. Milletin ve devletin ana odağındaki Yörük/Türkmen geleneği bu politik oyunların nesnesi olamaz, oldurulamaz. Meşru, makûl ve milli tüm siyasi yapılara aynı mesafede durmayı tercih eder. Yörük/Türkmen toplulukların meşru ve yetkili üst yapıları, Birliği var iken; masa, platform gibi ne olduğu belli olmayan, gayri meşru ve temsil hakkı olmayan yapılar üzerinden rol çalmak ayıptır, kolaycılıktır, istismar amaçlı kabahattir. Seçim yaklaşırken mazisi kirli isimlerin de içinde olduğu küçük ve organize grupların ayıplı davranışlarını fark ediyor, takip ediyor ve kınıyoruz. Bu ve benzeri davranışları reddediyor ve kamuoyuna bu süreçlerin yakın takipçisi olduğumuzu açıkça beyan ediyoruz.

Yörüklerin yürüyüşü yazlık, kışlık değildir, ömürlüktür. Zira bizler, günlük amaçlara değil ömürlük hedeflere yürürüz. Asıl yürüyüş Kızıl Elmaya’dır. Bize gök çadır, yer döşektir…

Davanın kutunu ve büyüklüğünü bilmeyenler, listelerde yer kapmak derdi ile temsilcisi olmadıkları kurumlar adına konuşurlar. Hiçbir şey yapmadıkları dava adına ahkam kesenler, devesinin sırtında laftan gayrı yükü olmayanlar, dert almaya gelmedikleri obamıza dert olmaya da gelmesinler.

Türk Birliği’nin sağlanması, Türk Devletleri Teşkilatı’nın gayesine ulaşması için devlet düzeyinde yapılan çalışmaların tabanda karşılık bulması, yerleşmesi ve benimsenmesi ancak sivil toplum desteğiyle mümkündür. Bunu sağlayabilecek tek adres de Anadolu’nun her tarafında teşkilatlı, Türk Dünyası ile irtibatlı yapısı ile 3335 Sayılı Yasa kapsamında Bakanlar Kurulu Onayıyla kurulmuş olan uluslararası kültürel, sosyal ve ilmi nitelikte bir işbirliği teşkilatı statüsündeki Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği’dir.

Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği, bünyesindeki dernekler, vakıflar, federasyonlar, konfederasyonlar ile, vatan, millet, devlet ve bayrağına sevdalı yöneticileri ile 2022-2025 Stratejik Eylem Planını yapmış, ilgili kurumlar ve üniversitelerle işbirliği protokollerini gerçekleştirmiş organize bir yapı olarak Türk Milletinin ve Devletinin hizmetinde olmaya devam edecektir.

AZİZ MİLLETİMİZE DUYURU
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. ATATÜRK’Ü ANLAMAK

    Ulusumuzun büyük önderi Atatürk’ü, ölümünün 86. yılında sevgi, özlem ve saygıyla anıyoruz.

    Bugünler, Atatürk’ü anmaktan çok anlamak günü olmalıdır. Kazandığı savaşları, yaptığı devrimleri, koyduğu ilkeleri iyice anlamalı, özümsemeli, benimsemeli ve içselleştirmeliyiz.

    Ulu Önderimiz Atatürk’ün tasarladığı, uygulamaya koyduğu ve başarıya ulaştırdığı Türk Devrimi, Ulusal Bağımsızlık Savaşı’ndan başlayarak Türk devletinin kuruluşunda ve toplum yaşamında çağdaş ve uygar boyutlarda yapılan köklü ve ani değişikliklerle tanımlanabilir.

    Atatürk’e göre hiç bir zafer amaç değildir. Zafer ancak kendisinden daha büyük olan bir amacı elde etmek için gereken en belli başlı  bir araç, bir başlangıçtır. Amaç, düşünsel ortamdır. Bu nedenle  Atatürk devrimleri  denen devrimler süreci, bir düşünceye dönüşerek yıkılması bugün bile olanaksız hale gelmiştir.

    Kurucu değerlere dönüşen düşünceleri, Atatürk’ü unutturmamış, ulusun bağrındaki yerini bugüne değin korumuştur. Bugünün gençliğini biz tam da bu nedenle  Atatürk’ün düşüncelerini, kurucu değerlerini savunan  gençler olarak görüyor, savunuyoruz.

    Atatürk’ü düşüncelerinden bağımsız hale getirip bir simgeye dönüştüren her görüş, paylaşım, anma aynı zamanda onu unutturmayı amaçlıyor. O, anma günlerinde anılıp unutulacak bir kahraman değildir. Onun ilkeleri ve devrimleri yılın 365 günü yolumuzu aydınlatan meşale, vazgeçmememiz gereken değerlerdir.

    Bugün Atatürk hakkında en güzel videoları çeken, parlak sözleri bulan iş dünyası ve şirketler de unutmamalıdır ki onlar da ekonomik görüşlerde Atatürk’ten sapmış olmanın sonuçlarını yaşıyorlar. Halkı düşünen, sosyal çözümlerden, sosyal fabrikalardan uzaklaştıkça, Atatürk’ün eşsiz düşüncelerinden de uzaklaşıyorlar.

    Atatürk, karma ekonomiyi savunan, devlete önemli denetim gücü veren ve onu sosyal devlet haline getiren adımlar attı. Bugün kazanç hırsıyla bu değerleri unutan burjuvazi, kendi varlığını, geleceğini de tehlikeye atmaktadır.

    Atatürk’ün düşüncelerini, ilke ve devrimlerini unutarak sadece onu vitrin süsü haline getiren dernekler, partiler, topluluklar da kendilerinin ve toplumun geleceğini tehlikeye atmaktadırlar. O’nun cumhuriyeti emanet ettiği gençlere ve halka düşen görev,  yalanla gerçeği ayırmak, Atatürk’ü bir vitrin süsü haline getirenlere karşı onun kurucu değerlerinden kopmadan hedefe ilerlemektir. Cumhuriyet kazanımlarını korumaktır.

    1919-1938 arasında Türkiye’de yaşanan büyük değişimin, Atatürk’ün kurucu düşünceleri doğrultusunda gerçekleştiği görülecektir. Hepimiz biliyoruz ki O’nun ölümü ardından iktidarlar O’nun yolundan saptılar. İlkelerinden ödün verdiler.

    O’nun bağımsızlık ilkesini unuttular, ülkemizi emperyalizmin kirli oyunlarına teslim ettiler. 1919′ da yanan bağımsızlık ışığını yeniden yakmak, kurucu değerleri inşa etmek benim, hepimizin , tüm ulusumuzun temel görevidir.

    Türk varlığını bütünüyle ortadan kaldırmayı deneyen Batılı emperyalist devletlere karşı O’nun ulusunu arkasına alarak verdiği bağımsızlık savaşını ve kazandığı utkuları unutturmayacağız.

    1923 devrimlerini, kurduğu çağdaş Türkiye  Cumhuriyeti devletini, bağımsızlık ve çağdaş uygarlık ülküsünü yaşatmayı, geleceğe taşımayı temel görevimiz, vazgeçilmez sorumluluğumuz olarak göreceğiz. Yüzyılı aşmış cumhuriyetimizi nice yüzyıllara taşımak birincil  ödevimiz olacaktır, olmalıdır.

    Bugünün ve her günün,  kurucumuz Atatürk’ü anmaktan çok anlamaya çalışacağımız bir gün olmasını dilerim. Çünkü Atatürk, bağımsızlıktır, özgürlüktür, çağdaşlıktır, uygarlıktır. Çünkü Atatürk, bilimden yana olmaktır,  hurafelere, safsatalara, akıl dışı uygulamalara karşı olmaktır. Atatürk, aydınlanma demektir, karanlık düşüncelere karşı tavır almaktır. Bilimden başka yol gösterici aramamaktır.

    Atatürk ışığı , ilkeleri, devrimleri yolumuzu aydınlatacaktır . Aydınlatmayı da sonsuza dek sürdürecektir. Dünya durdukça kurduğu cumhuriyet, ilkeleri ve devrimleri de  hep var olacaktır. Başka ışık aramaya gerek yoktur. 

    Zeki BAŞTÜRK

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yörük Türkmen Birliği ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!