Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği, Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 79., Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 91. Yıldönümü ve dolayısıyla Doğu Türkistan Milli Günü dolayısıyla Bursa’da özel bir gece düzenledi.
Teyyare Kültür Merkezi’nde 600 kişinin katılımı ile yapılan programa Dünya Ahıska Türkleri Birliği, Uludağ Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonu, Bursa Kırım Türkleri Derneği, Azerbaycan Kültür Derneği, Millet Derneği, Yusuf Yüzlüler Derneği, Batum ve Havalisi Yardımlaşma Derneği ve Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı Bursa Şubesi de destek verdi.
Aynı zamanda Birlik Genel Sekreteri Cemal Akkuş’un yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği ‘Sessiz Çığlık (Bir Soykırım Hikayesi)’ belgesel filminin gala gösteriminin de yapıldığı programa Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Genel Başkanı İrfan Tatlıoğlu, Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Eski Müsteşarı Fatih Acar, Uludağ Üniversitesi TÜDAM Başkanı Doç. Dr. Fatih Gürses, Millet Partisi Bursa İl Başkanı Hüsamettin Akyıldız, MHP Nilüfer İlçe Başkan Yardımcısı Veysel Çermi ve STK’ların başkan ve yöneticileri katıldı.
Genel Başkan İrfan Tatlıoğlu, Uludağ Üniversitesi Uygur Türkleri Öğrenci Temsilcisi Abdurrahim Haliloğlu’na İstiklal Savaşı’nda direnişin simgesi olan kalpağı ve keyfiyeyi hediye etti.
Başkan Tatlıoğlu, “Bu kalpaklar verdiğimiz mücadelemizin simgesidir. Hak batıl savaşı vardır şükürler olsun ki biz hak tarafındayız.” dedi.
Uludağ Üniversitesi Uygur Öğrencileri Temsilcisi Abdurrahim Haliloğlu,”Şu an vatanımız işgal altında olabilir ama biliriz ki elbet bir gün hak gelecek, batıl zail olacaktır. Bizi hem mutlu hem de acılı olduğumuz bugünde bizi unutmadığınız, yanımızda olduğunuz için tüm Uygur Türkü öğrenciler adına sizlere minnettarlığımı bildirmek istiyorum.” dedi.
‘ZULÜM 1940’LARDA BAŞLADI’
Programda konuşan Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Genel Sekreteri Cemal Akkuş, söz konusu milli bir davaysa insanları biraraya getirmenin zor olduğunu söyleyerek, ağırlıklı olarak gençlerin programa katılmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Genel Sekreter Akkuş, Doğu Türkistan’daki zulmün yaygın görüşün aksine 2010’dan sonra değil, 1940’larda başladığını söyledi.
‘ÖNCELİĞİMİZ ZULMÜ ENGELLEMEK’
Akkuş, “Dünyanın neresinde bir kavga, savaş varsa bu haçla hilalin kavgasıdır. Bu kavga insanlara çocuklara dokunmayan anlayışla önüne ne gelirse yakıp yıkan bir anlayışın mücadelesidir. Allah hiç kimseyi benzer bir sınavla imtihan etmesin.” şeklinde konuştu.
Salonda bulunan Filistin bayrakları ile ilgili de açıklama yapan Akkuş, “Bu bayrak aslında Osmanlı’ya karşı açılan isyan bayağıdır. Bunu bizler de biliyoruz. Ancak bizim birinci önceliğimiz dünyanın her yerinde devam eden bu zulmü engelleme yükümlüğüdür. Türk milletinin devasa medeniyet mirasını gerçekleştirdikten sonra Abbas’ dan da Osmanlı’ya isyan edenlerle aynı fikirde olanlardan da bunun hesabını sormak Türk dünyasının en büyük görevidir.” dedi.
Belgesele ilişkin bilgi veren Akkuş,”Zulmü yapan Çin, zulme uğrayan Doğu Türkistan halkı. Bize düşen yaşananları tarihi bir özetle sahneye taşımak. Görüntülerde orada zulme uğrayan kardeşlerimizin telefonlarıyla güçlükle çekebildiği görüntüler de bulunuyor” ifadelerini kullandı.
‘MEDENİYETİ YAYMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent konseyi başkanı Şevket Orhan ise, ne kadar uğraşsalar da Türk milletinin medeniyeti, güzel ahlakı dünyaya yaymaya devam edeceğini söyleyerek, “Biz bütün topraklarımızı kanla aldık, kanla almaya devam edeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Biz onlar gibi çocuk, hasta öldürmeyiz ancak onlar her türlü zulmü yapıyor. Elbette ki geçmişin intikamını almak istiyor, çocuklarımızı, gençlerimizi Çinlileştirip soykırım yapıyorlar. Biz öyle yapmayacağız, ancak mücadelemize de sonsuza kadar devam edeceğiz. Azerbaycan, Kudüs, Çeçenistan ve her yerde bize saldırmaya devam ediyorlar. Biz Allah’a güveniyoruz” dedi.
” Bizim için Şahadet en büyük rütbedir.” ifadelerini kullanan Başkan Orhan,” Bugün burada olmamızın sebebi sizlerle acımızı paylaşmak. Elbette bu acı sonsuza kadar sürmeyecek. Gençlerimizin gözlerindeki ışıltıya baktığımızda görüyoruz. Bizim yapamadığımızı bu gençlik yapacak. Dünyanın lideri olacak, mazlumun zulmü bitecek.” şeklinde konuştu.
Uludağ Üniversitesi Öğretim üyesi ve Birliğimiz Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Erdem Özdemir, ise ” İslam Dünyası maalesef Doğu Türkistan’a destek vermiyor ama vermek zorunda. Oradaki Türk devletimiz bugün hayatta olsaydı biz bu etkinlikleri yarın Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği’nde bir resepsiyonla kutlayacaktık.” ifadelerini kullanarak konuşmasına başladı.
”Bütün Türk dünyasının bağımsız olmasını, nerede bir Türk varsa orasının bağımsız bir Türk yurdu olmasını istiyoruz.” ifadelerini kullanan Özdemir, ”Türkiye’nin oluşum sürecinde Kafkaslar’da, Balkanlar’da, Ortadoğu’da yaşadığımız soykırımları Afyon’a kadar gelen düşmanın pervasızlığını anlatacak, öğretecek bir bilgi düzeyine sahip olmak Türk milletinin görevidir.” şeklinde konuştu.
Erdem Özdemir, Cemal Akkuş ile birlikte belgeselde emeği geçenlere teşekkür etti.
Yusuf Yüzlüler Derneği Başkanı Veysel Aşkın ise Çin’in Uygur Türkleri’ne uyguladığı baskı ve soykırımı hatırlatarak, “Çin’in bu uygulamalarını, bu işkence kamplarını, bu soykırımını Birleşmiş Milletler’de kınayanlar içerisinde kendisine Türk ve Müslüman diyen tek bir ülkenin olmaması da utanç olarak bizim dünyamıza yeter diye düşünüyorum.” dedi. Veysel Aşkın, “Hani Müslümanlar bir vücudun azaları gibiydi, bir yerde bir sıkıntı varsa diğer azalar da onu hissedecekti? Bu sadece Doğu Türkistan açısından geçerli değil. Bugün en önemli, öncelikli ve en geniş kapsamlı zulmün Uygulandığı bölge orası olduğu için Doğu Türkistan’da vuruluyoruz. Bu, Kırım için de, Kerkük için de, Musul için de, Arakan için de, Kafkasların bütün bölgeleri için de geçerli.” diyerek Çin’in insanlık dışı politikaları hakkında tepki göstermeyen ülkelere vurgu yaptı.
Doç. Dr. Erdem Özdemir’in Doğu Türkistanlı esir sanatçı Abdurehim Heyit’ten bir Türkü okuduğu gecede, Bursalı şair ve Millet Derneği Bursa şubesi başkanı Selami Yıldırım da şiir okudu.
Belgesel filmin gösterimi sırasında bir çok izleyicinin gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Genç bir katılımcı ise, belgeselin yarısında salondan çıkmak istediğini, seyrettikleri karşısında insanlığından utandığını ifade etti.